Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) yakın tarihli bir raporu, iklim krizinin katı gerçekliğini ve işletmelerin “çevreci olma” konusundaki mevcut çabalarında bulundukları yer ile bunun iklim değişikliği hedeflerinin başarısı için ne anlama geldiği arasındaki eşitsizliği özetledi.
Çok sık olarak, bu tür çözümlerin uzun vadeli etkinliğine çok az önem vererek, anında tatmin sağlayan karbon dengeleme gibi pasif çözümlere odaklanma hevesi görüyoruz. Tedarik zincirini yeniden şekillendirmeye çalışan teknoloji yatırımları uzun vadede daha etkilidir, ancak işletmeler genellikle bu hızlı düzeltme lehine bunları gözden kaçırır.
Cevap üçüncü bir şekilde yatıyor: hem kısa hem de uzun vadeli sonuçlarla hızla dağıtılabilen ve entegre edilebilen dönüştürücü bir çözüm.
Tedarik zinciri, bir organizasyonun sürdürülebilirliğinde büyük bir faktördür ve lojistik ve ulaşım, şaşırtıcı olmayan bir şekilde, karbon ayak izine en büyük katkıyı sağlayan unsurlardır. 2016 McKinsey raporu, bir işletmenin sera gazı emisyonlarının %80'inden fazlasının tedarik zincirinden geldiğini tespit etti. İş liderlerinin, tedarik zinciri stratejilerini değiştirerek sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaya yönelik olumlu değişimi hayata geçirmeleri için muazzam bir fırsat var. Yine de zorluk oldukça karmaşıktır ve birçok kaynaktan birden fazla veri kümesine erişim gerektirir.
Bir tedarik zinciri yöneticisi için bu karmaşıklık düzeyi, bireylerin hesaplaması için çok fazla değişken sağlar. Bir insan beyninin, tipik bir tedarik zincirinde bulunan yüzlerce tedarikçiden ve diğer paydaşlardan alınan değişen bilgilere hızla uyum sağlaması imkansızdır. Veri kümelerinin listesi sonsuzdur: operasyonel kapasite, önceki performans, “yeşil” ulaşım modlarının mevcudiyeti, taşıyıcı fiyatları, tahmini nakliye süreleri ve rota kesintileri olasılığı sadece birkaçıdır. Bir işletmenin bu veri hacmini etkili bir şekilde ölçebilmesinin tek yolu, yapay zeka (AI) teknolojisinin yardımıdır.